Yaşam

BELKİ

Hayat insanı her yaşta eğitmeye ve işkenceleriyle güçlendirmeye devam ediyor. Hiç beklemediğin zamanlarda ummadığın taşların başını yarması, iyileşmeye gayret ettikçe acımasızların yaranı tekrar tekrar kanatması, bu adaletsiz dünyanın olağan düzeni olsa gerek. Neden hala şaşırdığıma şaşırır oldum. Hiç bir zaman duygusal düşünmekten vazgeçemedim işte tam da bu yüzden hayat hep o zayıf tarafımdan vurdu. Çünkü geliştirilmesi gereken en zayıf noktam buydu, aşırı empati ve hassasiyet duyguları..

Kader beni bir çuvala koyup sağa sola savurdukça her defasında bir daha aynı şekilde davranmayacağıma dair sözler verdim ama nafile. Can çıkar huy çıkmaza en güzel örneklerden biri olarak etrafımdan hassasiyetlerime aynı şekilde karşılık beklemekten ve yine her defasında hayal kırıklıkları yaşamaktan kurtulamadım. Canımın cananı bile beni en korktuğum, acı çektiğim anlarda yapayalnız bıraktı ve bunu yaparken geçmişten bugüne büyüttüğü nefretinin arkasına sığınarak kendini, kendince haklı çıkarttı. Oysa ki gönüller pamuk ipliğiyle birbirine bağlıydı bunu düşünemedi. Sırça köşkü kırılmıştı ya fırsatı kaçırmadı, kornerden vurdu camdan kalbime, gol oldu. Onun sevinç çığlıkları, benim acı dolu çığlıklarımla karıştı. Herkes bir galip aradı ama aslında iki tarafta mağluptu. Yılanla insan arasındaki ilişki kadar sürdü ilişkimiz, yılandaki kuyruk, insandaki evlat acısı oldukça artık eskisi gibi dost olamazlardı, tam da öyle oldu zaten. Yürek artık hiç titremedi, özlemedi, merak dahi etmedi.. Onsuz yaşayamam dediklerim, canımı vereceklerim, hepsi bir bir yalan oldu.

Şimdi Dünya bomboş ve anlamsız. Gülmek için bir nedenim yok, yaşamak için neden olsun? Bir musibet bin nasihate denk geldi. Çevremde ne kadar zayıf halka varsa tek tek kırıldı, çekip çıkaramadılar düştüğüm çukurdan. Aksine , düştüğüm için bir tekmede onlar vurdu hiç acımadan. En acı vereni; düştüğümde elimden tutacağına, beni içinde bulunduğum zor durumdan kurtarmak için elinden geleni yapacağına emin olduğum kişiler bile bir anda uzaklaştılar çevremden, görmezden gelinmenin en ağır müebbetinde ayağa kalkmak için gayret göstermek istemedim. Yaşama sebeplerim yaşamamam için ellerinden geleni yapıyorlardı, zorlamaya ne gerek var ki diye düşündüm..

Şimdi, uzunca bir zaman sonra toparlanmaya ve yeniden hayat dolmaya çalışıyorum ama olmuyor. Kalbim bilinmeyen bir yerinden delinmiş ve hayat dolmuyor. Aksine ince ince sahip olduğu güzellikleri de üfürdüğünü hissediyorum. Acıdan beslenen biri değilim bunu bugüne kadar yazdığım diğer yazılarımda hissedebilirsiniz. Ne zaman toparlarım hiç bir fikrim yok. Belki insanlar acı çekmekten kurtulup tüm Dünya barış içinde yaşamaya başladığı, sosyal adalet ve sevginin hakim olduğu ve en önemlisi de paranın yenmeyecek bir şey olduğunun anlaşıldığı zaman tekrar umutlarım yeşerir.

Kim bilir belki balık da kavağa çıkar..

Sabırla…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu